Dünya Su Günü ve Uydu ile Tarım Alanlarında Su Yönetimi
Suyun bütün canlıların yaşamı için en temel madde olduğunu biliyoruz. Hayatımızda oynadığı kritik rol hakkında farkındalık yaratmak ve yönetimi için sürdürülebilir uygulamaları teşvik amacıyla 22 Mart, 1993 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda Dünya Su Günü olarak ilan edildi. İlk kez, 1992’de yapılan Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda (UNCED) gündeme getirildi. 1993’ten itibaren katılım her yıl katlanarak arttı; halk, desteklerini göstermek amacıyla gün boyu muslukları açmamaya teşvik edildi. Daha sonrasında rağbet gören bir gün olarak kutlanmaya devam etti.
Doğru kullanıldığında bereketin sembolü olan su, kirletilip yanlış kullanıldığında yerini hastalık ve yoksulluğa bırakır. Mevcut durumda gezegenimiz çok yoruldu ve bize bir takım mesajlar veriyor: Susuzluk, kuraklık… Su sadece bizler için değil bitki ve hayvanlar için de vazgeçilmez. İklimin dengeleyicisi, binlerce çeşit ve türün beslenme, üreme, barınma alanıdır. Ne yazık ki günden güne yeryüzündeki serüveni biraz daha kısalıyor. İnsanlık son yüzyılda doğal su kaynaklarının yarısını tüketti. Pek çok ülke su fakiri ya da fakirliğin eşiğinde.
Önlem almazsak bugün su azlığı çeken ülkemiz su fakiri ülkeler arasında yer alabilir!
Su kaynaklarımızın %70 den fazlasını tarımda, geri kalanını ise evsel kullanım ve endüstride harcıyoruz. Özellikle bugünkü uygarlığın temelini atan sulu tarım; vahşi sulama, kaçaklar ve yanlış ekim politikaları nedeniyle çıkmazdadır. Oysa biliyoruz ki iyi yönetilemeyen su bereket değil yokluk demektir. Tıpkı doğaya bırakılan ve yer altı sularımızı kirleten atık sular gibi.
Su kaynaklarının büyük kısmını kullandığımız tarımda da tasarrufu desteklememiz gerekiyor. Agrovisio olarak tarımda kullanılan suyun en iyi şekilde değerlendirilmesi adına çiftçilerimize, kullanıcılarımıza tarlalarındaki suyu yönetme fırsatı tanıyoruz. Bitkinin bünyesine aldığı suyu uydudan tespit ediyor, tarlalarınız için renklerle sembolize ederek, harita üzerinde kullanıcılarımıza sunuyoruz. Tarlanın hangi bölgelerinde su alımında sıkıntı yaşadığını, fazla sulama yapıyorsa gereksiz olduğunu, sulama yöntemiyle alakalı oluşan sorunlardaki su sarfiyatını söylüyor; ihtiyaç dışı sulamaların önüne geçiyoruz.
Bu tasarrufa nasıl destek sağladığımızı yakından inceleyelim.
Bitkilerdeki su stresi, bitkinin terlemesiyle atılan suyun, çevreden aldığı sudan fazla olmasından kaynaklanır. Su kaybı yaşayan bitkilerde gelişim geriliklerine bağlı yeşil aksamda anormallikler oluşabilir. Suyun fazla olması da bitkiler için sorunlar yaratabilir. Kök çürüklüğü, bitkinin yeşil aksamının fazla büyümesi ama meyve vermemesi gibi sorunlar da oluşabilir. En doğrusu tarla sürekli takip edilmeli, bitki strese girmeden gerekli miktarda sulanma yapılarak müdahale edilmelidir.
“Su Stresi” indeksimizden aldığımız görüntüyü inceleyecek olursak; pembe sınırlar ile çevreli yonca tarlasında bölge bölge su stresi görüyoruz. Bu bölgede bitki bünyesine yeterli suyu alamamış. Nedenlerini araştırmak amacıyla diğer indekslerimizle destekleyerek incelediğimizde, çiftçimizin sulama yönteminden kaynaklı bir sorun olduğunu gördük ve kendisini ziraat mühendislerimiz aracılığıyla bu durumdan haberdar ettik.
Çiftçimiz yonca biçimi sonrasında soruna müdahale ettiğinden sorun yaşanan dönemde verim kaybı yaşandı. Ve gelişim grafiğine bu şekilde yansıdı:
Yonca bitkisinin 2. hasadındaki verim kaybı
Soruna çözüm getirildikten sonra ise tarlamız uydudan şu şekilde görünmektedir:
Konya – Yonca tarlası – 31.08.2022 tarihli uydu görüntüsü
Platformda göründüğü gibi tarlamız homojen bir mavi renge sahipse bitki bünyesinde su zaten gerekli seviyede demektir. Bu durumda yakın zamanda yaptığınız diğer sulamalar sadece sarfiyat olacaktır. İhtiyaç dışı sulamanın hem cebinize hem de gezegenimize zarar vermek dışında bir katkısı olmayacaktır.
Bir başka çözüm de toprağın su tutma kapasitesini arttırmaktır. Bu konudaki blog yazılarımıza da göz atabilirsiniz.
Gelmiş geçmiş tüm uygarlıkların pusulası olan su, içinde bulunduğumuz yüzyılın insanlık sınavı olmuştur. Su kaynaklarını korumayı başarabilirsek, iklim değişikliği ile mücadelede önemli bir kazanım sağlayacağız. Doğaya kendini yenileme gücü verir, onu anlarsak hem birlikte kazanacağız.
İklim değişiyor, biz de değişelim.
REFERANS
0 Comments